Summary
Eşrefoğlu Rûmî Soyundan Bir Şair: Pir Hamdî Efendi
Türk edebiyatı içerisinde kuvvetli bir geleneğe sahip olan tasavvufî şiir vadisinde şairler arasında sağlam bağlar vardır. Bu bağı sağlayan en muhkem harç, şairlerin aldıkları gönül eğitimidir. Bir irfan mektebinden mezun olan bu âriflerin kimisi mürid-mürşid, kimisi kayınpeder-damat ilişkisi ile gönül yolculuğunu tamamlarken aynı zamanda şiir talimi de yaparlar. Yunus Emre takipçisi pek çok şair bu tarz bir gelenek içerisinde yetişmiştir. Bu çalışmada tanıtmaya çalıştığımız irfanî şiirin temsilcilerinden olan Hamdî Efendi de Hacı Bayram-ı Veli’den Eşrefoğlu Rûmî’ye ve oradan Abdurrahim Tirsî’ye uzanan bir gelenekte Hamdî Efendi dünyaya gelmiştir. Eşrefoğlu Rûmî’nin torunu, Abdurrahim Tirsî’nin oğlu ve Eşrefî dergâhının üçüncü postnişinidir. Fakat edebiyat tarihi kaynaklarını incelediğimizde Hamdî Efendi hakkında ayrıntılı bilgilere sahip olmadığımızı görmekteyiz. Kimi kaynaklarda divan sahibi olduğu kayıtlı iken bazı kaynaklarda sadece vefat tarihi karşımıza çıkmaktadır. Hamdî Efendi’nin müridlerinden olan Abdullah Veliyuddin Bursevî’nin yazdığı Menâkıb-ı Eşrefzâde adlı eser hem Eşrefî dergâhı hem de Hamdî Efendi hakkındaki en geniş bilgileri bize sunmaktadır. Hazırlamış olduğumuz çalışmada Hamdî Efendi’nin hayat hikâyesi, soyu, tasavvufî ve edebi kişiliği, şiirlerindeki vezin ve kafiye kullanımı-dili ve üslubu ile üzerinde durduğu edebi türler değerlendirilmiş ve tespit edilen 19 ilahi Latin alfabesine aktarılmıştır. Dahası Hamdî Efendi’nin hem kendi dergâhı hem de tasavvufî şiir geleneğindeki konumu değerlendirilmeye çalışılmıştır. Hamdî Efendi’nin çocuklarının ve torunlarının da kendisi gibi Eşrefî büyüklerinden olmaları ve dahi şiire kabiliyetli oldukları ve divan tertip ettikleri de ayrıca üzerinde durduğumuz hususlardandır.
Keywords
Türk Edebiyatı, Eşrefiyye, Eşrefoğlu Rûmî, Abdurrahim Tirsî, Hamdî Efendi