Summary
Medine’den Boğaziçi’ne Esen Rüzgâr: Üsküdârî Ahmed Efendi’nin Kasîde-i Bürde Şerhi
Muhadramûn şairlerinden Ka‘b b. Züheyr’in hicretin 9’uncu senesinde Hz. Peygamber’in huzuruna gelerek af dilemek maksadıyla söylediği ve sonrasında Kasîde-i Bürde adıyla meşhur olan manzume, müşterek İslam edebiyatlarında en fazla şerh edilen edebî metinler arasında yer almıştır. Erken dönem itibarıyla, evvela söylendiği lisan olan Arap diliyle şerh edilen kaside, Müslüman müelliflerin diğer dillerde de yetkin şerh örnekleri vermesiyle birlikte çok dilli zengin bir literatürün teşekkülünü netice vermiştir.
Mukaddes Emanetler arasındaki en mümtaz örneklerden biri olan Hırka-i Saâdet ile bütünleşen Bürde kasidesi, önceki İslam devletlerinde olduğu gibi Osmanlı döneminde de büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. Osmanlı müellifleri, Türk şerh edebiyatının yetkin örneklerinin ortaya konduğu 16. yüzyılı takiben manzumeyi şerh etmeye başlamış ve bu literatür, son asra kadar artan bir ilgiyle kesintisiz olarak ürünlerini vermeyi sürdürmüştür. 17. yüzyıl şarihlerinden biri olan Üsküdârî Ahmed Efendi de kasideyi –tespitlerimize göre- ilk kez Türkçe şerh ederek bu literatüre katkıda bulunan simalardan biri
olmuştur. Bir nüshasına göre Köprülü Mehmed Paşa’ya,
diğerlerine göreyse bizzat Sultan IV. Mehmed’e takdim olunan
şerhin en öne çıkan özelliği ise eski Arap şiirinin bütün
hususiyetlerini sergileyen mezkûr kasideyi Osmanlı şiirinin
önde gelen şairlerinin berceste mısraları eşliğinde şerh ederek
mahallîleştirme teşebbüsünde bulunması ve bu noktada başarılı
bir metin örneği olarak boy göstermesidir. Bu çalışma
kapsamında şarihin kimliği etrafındaki belirsizlik aydınlatılmış
ve metin, şerh usulü açısından çeşitli değerlendirmelere tabi
tutulmuştur.
Keywords
Kasîde-i Bürde, Ka‘b b. Züheyr, Üsküdârî Ahmed Efendi, mahallîleştirme.